Alanya’nın en ikonik yapılarından biri olan Kızıl Kule, şehrin siluetini süsleyen ve tarihe tanıklık eden muhteşem bir Selçuklu eseridir. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan bu görkemli kule, ziyaretçilerine hem tarihi bir yolculuk hem de eşsiz bir manzara sunuyor. Eğer Alanya’ya yolunuz düşerse, mutlaka görmeniz gereken bu yapı hakkında detaylı gezi rehberini sizler için hazırladık.
Kızıl Kule, Alanya Limanı’nda, şehrin tam kalbinde yer almaktadır. Alanya Kalesi’nin girişinde bulunan bu yapı, hem tarihi dokusuyla hem de stratejik konumuyla ziyaretçilerini büyülüyor.
Kızıl Kule, 1226 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından inşa ettirilmiştir. Kulenin mimarı, dönemin ünlü yapı ustası Ebu Ali Reha el-Kettani’dir. İlginç bir detay olarak, aynı usta Sinop Kalesi’nin de mimarıdır.
Kulenin inşası sırasında belli bir yükseklikten sonra taş blokları kaldırmak zorlaştığı için üst kısımlar kırmızı tuğlalarla tamamlanmıştır. Bu nedenle yapı, "Kızıl Kule" adını almıştır. Ayrıca duvarlarında antik çağdan kalma mermer bloklar da görülebilir.
1. Etnografya Müzesi’ni Gezin: Kule, günümüzde Alanya Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir. İçerisinde:
2. Tepedeki Muhteşem Manzarayı Seyredin: Kulenin en üst katına çıktığınızda Alanya Limanı, kale ve Akdeniz’in büyüleyici manzarası sizi bekliyor. Fotoğraf çekmek için harika bir nokta!
3. Alanya Limanı’nda Keyifli Bir Yürüyüş Yapın: Kızıl Kule’yi gezdikten sonra, hemen yanındaki Alanya Limanı’nda deniz kenarında yürüyüş yapabilir, kafelerde soluklanabilirsiniz.
Eğer Alanya Bera Otel’de kalıyorsanız, Kızıl Kule’ye ulaşım oldukça kolaydır: Otelden çıkıp sahil yoluna doğru ilerleyin. Liman bölgesine geldiğinizde Kızıl Kule karşınızda olacak. Toplamda 10-15 dakikalık mesafededir.

Alanya’nın tarihî zenginlikleri arasında özel bir yeri olan Selçuklu Tersanesi, yalnızca bir yapı değil, geçmişin denizcilik mirasını günümüze taşıyan canlı bir tanıktır. Sessizce kıyıda duran bu taş bina, aslında bir zamanlar gemilerin kalbi, Akdeniz’in koruyucusu olmuş. Eğer “Tersane nerede, nasıl gidilir?” diye merak ediyorsan, seni tarihle iç içe bir yolculuğa çıkaracak kapsamlı rehber burada seni bekliyor.
Alanya Tersanesi, liman bölgesinde, denizin hemen kıyısında yer alır. Alanya Kalesi’nin doğu yamacında konumlanan bu taş yapı, Kızılkule'nin hemen yanında bulunur. Hatta çoğu zaman ziyaretçiler Tersane’yi, Kızılkule ziyaretiyle birlikte görür. Çünkü bu iki yapı, Selçuklu döneminin Alanya’daki denizcilik üslerini oluşturur.
Adres: Tophane Mah. Tersane Sk. No:6, Alanya / Antalya
Google Haritalar: “Alanya Tersanesi” yazman yeterli
Bölge: Alanya Limanı, Kızılkule yanı, Kale surları içi
Yürüyerek Ulaşım
Alanya merkezinden liman yönüne doğru yürüyerek ulaşmak mümkün. Özellikle iskele çevresinde konaklıyorsan, yürüyüş süresi 10-15 dakikayı geçmez. Güzergâh boyunca marinaya paralel ilerleyerek hem deniz manzarasının tadını çıkarır hem de rotanı kaybetmeden ulaşabilirsin.
Toplu Taşıma ile
Tersane’ye en yakın durak “İskele – Kızılkule” olarak geçer. Bu bölgeye giden toplu taşıma hatları sayesinde ulaşım oldukça kolaydır. Damlataş ve Kale çevresinden gelen minibüsler, seni Kızılkule civarında indirir.
Uygun hatlar: 1, 4, 50, 101
Duraktan yürüyüş: 3-5 dakika
Özel Araç ile Geliyorsan
Navigasyonuna “Kızılkule” ya da “Alanya Tersanesi” yaz. Yol seni doğrudan liman bölgesine götürecektir. Ancak Kale çevresinde trafik tek yönlü ve yaz aylarında yoğun olabilir. Otopark için liman çevresinde ücretli otopark alanları mevcut.
Alanya Tersanesi, 1228 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından inşa ettirilmiştir. Bu yapı, Anadolu’daki ilk ve tek Selçuklu Tersanesi olma özelliğini taşır. Beş gözlü yapısı, taş kemerli girişleri ve denize açılan iskeleleriyle o dönemde Akdeniz’deki en önemli donanma merkezlerinden biri olmuştur.
Bugün hâlâ dimdik ayakta duran bu yapı, taş ustalığı ve mühendislik açısından dikkat çekici bir örnektir. İçinde denizcilikle ilgili küçük bir sergi alanı da yer alır.
Bu bölge sadece Tersane ile sınırlı değil. Alanya'nın kültürel kalbi diyebileceğimiz bir yer. Eğer yolun buraya düştüyse, aşağıdaki yerleri de gezmeden dönme:
Kızılkule: Hemen yanında yer alır. Alanya’nın sembolüdür.
Alanya Limanı: Günbatımı yürüyüşleri ve restoranlarıyla ünlüdür.
Alanya Tophane Evleri: Tersane’nin yukarısında yer alır, restore edilmiş tarihi konaklar görülmeye değer.
Kale Yolu: Tersane’den başlayıp kaleye çıkan patika yol, yürüyüş ve fotoğraf severler için birebir.
Sabah saatlerinde daha sakin oluyor
İçerisi serin ve taş yapısıyla yaz sıcağında ferahlatıcı
Fotoğraf için özellikle denize açılan kemerli yapılar çok etkileyici
Eğer deniz yoluyla geliyorsan, bazı tekne turları Tersane önünden geçiyor
“Tersane nerede, nasıl gidilir?” sorusu sadece bir yön bulma meselesi değil. Bu yolculuk, seni geçmişin limanlarına götürecek. Alanya'nın sahilinde sessizce duran bu taş yapı, sana sadece tarih anlatmayacak; aynı zamanda Selçukluların denizlere açılan cesaretini, taşın içindeki aklı ve ustalığı da gösterecek.
Zamanın içinde bir mola vermek istiyorsan, denizin kokusuyla karışan taş duvarların gölgesinde kısa bir yürüyüş yap. Alanya’yı sadece gezmiş değil, hissetmiş olursun.

Alanya'nın tam kalbinde yer alan ve ilk bakışta sadece bir doğal oluşum gibi görünen Damlataş Mağarası, aslında geçmişin sırlarını saklayan büyüleyici bir doğa harikası. Sadece görünüşüyle değil, sağlığa olan faydalarıyla da ün salmış bu mağara, yerli ve yabancı turistlerin Alanya’da mutlaka uğradığı yerlerden biri.
Özellikle yaz aylarında sıcak havadan kaçıp serin bir mola vermek isteyenlerin gözdesi olan Damlataş Mağarası, şifalı havasıyla astım hastalarına da umut oluyor. Peki, Damlataş Mağarası nerede, nasıl gidilir? Gel birlikte keşfedelim.
Alanya’nın ilçe merkezinde, tarihi Alanya Yarımadası’nın batı kıyısında yer alan Damlataş Mağarası, Kleopatra Plajı’nın hemen arkasında, Alanya Teleferik ve Alanya Arkeoloji Müzesi ile komşu konumda bulunur. Yani turistik bir gün planlıyorsan, birkaç saat içinde bu üç noktayı da kolayca gezebilirsin.
Adres: Çarşı Mah. Damlataş Cad. No:6, Alanya / Antalya
Konum Bilgisi: Kleopatra Plajı – Alanya Teleferik arası
Harita Kullanımı: Google Haritalar’da “Damlataş Mağarası” aramasıyla kolayca yol tarifi alınabilir
Damlataş Mağarası 1948 yılında tamamen tesadüfen keşfedildi. Alanya Limanı'nın inşası için taş ocağı açılırken bulunan bu doğa harikası, keşfedildiği günden bu yana büyük ilgi görüyor.
Mağaranın içinde ilk adımını attığında, yaklaşık 50 metre uzunluğundaki bir geçit seni karşılıyor. Ardından yüksekliği 15 metreyi bulan bu geçitten ilerleyerek silindirik bir boşluğa varılıyor. Oradan da mağaranın kalbine, yani taban kısmına ulaşmak mümkün oluyor.
Sarkıt ve dikitlerin şekillendirdiği bu doğal yapı, yaklaşık 15.000 yılda kristalize kalkerlerin birikmesiyle oluşmuş. Adını da içindeki sarkıtlardan sürekli olarak damlayan su damlalarından alıyor: Damlataş.
Yürüyerek Ulaşım
Alanya merkezde konaklıyorsan mağaraya yürüyerek kolayca ulaşabilirsin. Özellikle Kleopatra Plajı civarında kalan otellerden 5-10 dakikalık bir yürüyüşle buraya varabilirsin. Yol boyunca palmiye ağaçları, hediyelik dükkânlar ve dondurmacılar da sana eşlik eder.
Toplu Taşıma
Damlataş Mağarası’na giden çok sayıda toplu taşıma hattı mevcut. Otobüs veya minibüsle geliyorsan:
Kullanabileceğin hatlar: 1, 4, 50, 101
İnilecek durak: “Damlataş Mağarası”
Duraktan mağaraya yürüyüş süresi: 2 dakika
Özel Araç ile
Aracın varsa navigasyona “Damlataş Mağarası” yazman yeterli. Çevresinde hem açık hem de ücretli otoparklar mevcut. Yaz aylarında erken saatlerde gitmeni öneririm çünkü yoğunluk yüksek olabilir.
İçeri girerken dikkatli ol, zemin yer yer ıslak olabilir
Merdivenlerle iniliyor, yürüyüş zorluğu olanlar için dikkat gerekebilir
Ortam yüksek nemli olduğu için hassas cihazları koruma altına al
Fotoğraf çekmek serbest ama flaş kullanımı önerilmez
Çıkışta hediyelik eşya ve içecek satışı yapan stantlar mevcut
Ziyaret sonrası vakit geçirmek için çok sayıda alternatif seni bekliyor:
Kleopatra Plajı – Deniz molası için birebir
Alanya Teleferik – Kale yolculuğuna gökyüzünden başla
Alanya Arkeoloji Müzesi – Küçük ama etkileyici bir koleksiyon
100. Yıl Parkı – Dinlenmek ve gölgelenmek için ideal
“Damlataş Mağarası nerede, nasıl gidilir?” sorusunun ötesinde, bu mağara aslında bir deneyimdir. Alanya’nın içinde ama başka bir dünyadaymış gibi hissettiren bu küçük doğal mucize, hem görsel hem fiziksel bir yenilenme sunuyor.
Güneşin yakıcı olduğu bir gün, bir mağaraya girip nefes almak… bazen tatilin en unutulmaz anı olabilir.

Tarih kokan sokaklar, güneşin sıcacık dokunuşu ve Akdeniz’in berrak maviliği… Alanya sadece yaz tatiliyle değil, kültürü ve tarihiyle de sizi içine çeken büyülü bir şehir. Eğer yolunuz bu güzel beldeye düştüyse ve biraz da geçmişin izini sürmek isterseniz, ilk durağınız kesinlikle Alanya Arkeoloji Müzesi olmalı.
Ama merak etmeyin, “Alanya Arkeoloji Müzesi nerede, nasıl gidilir?” diye kara kara düşünmenize gerek yok. Gelin birlikte bu kültür hazinesine doğru keyifli bir yolculuğa çıkalım.
Alanya Arkeoloji Müzesi, kelimenin tam anlamıyla şehrin kalbinde. Kleopatra Plajı’na sadece birkaç dakikalık mesafede, Damlataş Mağarası’nın yanı başında konumlanmış durumda. Yani, denizden çıktığınız gibi biraz serinlemek isterseniz kendinizi doğrudan müzenin serin salonlarında bulabilirsiniz.
Adres: Çarşı Mah. Hilmi Balcı Cad. No:2, Alanya / Antalya
Google Haritalar: “Alanya Arkeoloji Müzesi” yazmanız yeterli
Konum avantajı: Turistik alanların tam ortasında. Plaj, mağara, teleferik hepsi birkaç dakikalık yürüyüş mesafesinde.
Yürüyerek Gitmek En Keyiflisi!
Eğer Alanya’nın merkezindeyseniz ya da Kleopatra Plajı çevresinde bir otelde kalıyorsanız, yürümek hem pratik hem de oldukça keyifli. Yol boyunca dondurmacılar, kafeler ve hediyelik eşya dükkânları eşliğinde, birkaç dakikalık yürüyüşle müzeye varabilirsiniz.
Toplu Taşıma ile Ulaşım
Alanya'nın şehir içi minibüs ve otobüs hatları oldukça yaygın. Müzeye ulaşmak için kullanabileceğiniz başlıca hatlar:
Otobüs Hatları: 1, 4, 50, 101
Durak Adı: Damlataş Mağarası / Kleopatra
Yürüyüş Mesafesi: Durağa indikten sonra sadece 3-5 dakika
Otobüsler oldukça sık çalışıyor, özellikle yaz aylarında sefer aralıkları çok kısa.
Özel Araçla Gidecekseniz
Navigasyona “Alanya Arkeoloji Müzesi” yazmanız yeterli. Müzenin çevresinde hem açık hem kapalı otopark alanları mevcut. Ancak yaz sezonunda yer bulmak için sabah saatlerinde gitmeniz faydalı olabilir.
Dışarıdan küçük gibi görünse de içeride sizi çok etkileyici bir tarih yolculuğu bekliyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma pek çok eser müzede sergileniyor.
Öne Çıkan Bölümler:
Bronz Herakles Heykeli: Müzenin yıldızı!
Lahitler ve Mozayikler: Antik mezar kültürüne dair eşsiz parçalar
Sikke Koleksiyonu: Tarihin parayla ilişkisini gözler önüne seriyor
Etnografik Türk-İslam Bölümü: Osmanlı dönemi ev eşyaları, kıyafetler, takılar
Bahçesinde ise açık hava sergisi ve palmiyelerle çevrili huzurlu bir yürüyüş alanı var. Bir bankta oturup tarihin içinde soluklanmak gibisi yok!
“Alanya Arkeoloji Müzesi nerede, nasıl gidilir?” sorusunun cevabı artık sizde! Alanya’da sadece güneşe değil, geçmişe de dokunmak istiyorsanız bu müze tam size göre. Kumdan kaleler değil, gerçek kalıntılar görmek isteyenler için birebir!
Güzel bir plaj günü sonrası ya da sabah kahvaltısından sonra kısa ama etkileyici bir tarih molası için bu müzeyi mutlaka ziyaret edin. Alanya’nın sadece deniz değil, kültürle de parladığını göreceksiniz.

Alanya’nın simgelerinden biri haline gelen teleferik hattı, Akdeniz’in büyüleyici manzarasını kuşbakışı izlemek isteyenler için adeta altın bir fırsat sunuyor. “Alanya Teleferik nerede, nasıl gidilir?” sorusu, özellikle ilk defa bu eşsiz deneyimi yaşamak isteyen gezginlerin en çok araştırdığı konular arasında.
Hazırsan, seni hem tarihle hem de doğayla iç içe bir yolculuğa çıkaracak olan Alanya Teleferik rehberimize başlayalım. Bu içerikte ulaşım seçeneklerinden bilet fiyatlarına, konum detaylarından ipuçlarına kadar her şeyi bulacaksın.
Alanya Teleferik, Alanya’nın merkezine oldukça yakın bir konumda, Damlataş Mağarası’nın hemen yanından başlıyor. Alt istasyonu Damlataş İstasyonu olarak biliniyor ve Kleopatra Plajı’na sadece birkaç adım uzaklıkta. Zirve noktası olan Kale İstasyonu ise sizi tarihi Alanya Kalesi'nin Ehmedek kısmına ulaştırıyor.
Konum olarak:
Alt İstasyon: Damlataş 100. Yıl Parkı yanı, Damlataş Mağarası karşısı
Üst İstasyon: Alanya Kalesi – Ehmedek Mevkii
Google Maps’te “Alanya Teleferik” yazarak kolayca yol tarifi alabilirsin.
Toplu Taşıma ile Ulaşım
Alanya Teleferik’e ulaşım oldukça kolay çünkü hemen her yerden geçen otobüs hatlarıyla ulaşmak mümkün:
Durağın Adı: Damlataş Mağarası – Çarşı
Otobüs Hatları: 1, 4, 50, 101, Havaş (havaalanı servisi dahil)
Yürüyüş Mesafesi: Duraktan yalnızca 2-3 dakika
Eğer Kleopatra Plajı ya da Alanya merkez otellerinde kalıyorsan, yürüyerek bile 10 dakikada ulaşabilirsin.
Navigasyona “Damlataş Teleferik İstasyonu” yazman yeterli. Damlataş Mağarası civarında otoparklar mevcut. Ancak yaz aylarında yoğunluk fazla olduğu için erken gitmekte fayda var.
Teleferik yolculuğu 900 metre uzunluğundaki hat üzerinde ilerliyor ve yaklaşık 5–7 dakika sürüyor. Zirveye çıktığınızda görebileceğiniz yerler:
Alanya Kalesi
Ehmedek ve İç Kale
Kızılkule
Kleopatra Plajı
Alanya Marina ve Limanı
Manzara fotoğrafı meraklıları için teleferik hattı adeta bir altın madeni!
Panoramik Görüntü: Alanya’yı kuşbakışı izleme imkanı
Tarih ve Doğa Bir Arada: Alanya Kalesi’ne eşsiz bir geçiş deneyimi
Kolay Ulaşım: Araçla, yürüyerek ya da toplu taşıma ile ulaşılabilir
Alternatif Gezi: Sıcak havalarda yürümek yerine konforlu bir yolculuk

Alanya denince akla gelen ilk görüntü nedir biliyor musun? Elbette, altın sarısı kumları ve turkuaz mavisiyle göz kamaştıran Kleopatra Plajı! Burası sadece Akdeniz’in değil, Türkiye’nin en çok tanınan plajlarından biri. Üstelik adını efsanelerle dolu Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan alıyor. Peki bu eşsiz yer tam olarak nerede ve Kleopatra Plajı’na nasıl gidilir?
Kleopatra Plajı Nerede?
Kleopatra Plajı, Antalya’nın Alanya ilçesinde, şehir merkezine sadece yürüme mesafesinde yer alıyor. Damlataş Mağarası’nın hemen önünden başlayarak Alanya Kalesi’nin batı eteklerine kadar uzanıyor. Plaj yaklaşık 2 kilometre uzunluğunda, genişliği ise ortalama 30-40 metre. Yani hem güneşlenmek hem de yüzmek için fazlasıyla alan var.
Adres: Saray Mah. Atatürk Bulvarı, Alanya / Antalya
Google Haritalar: “Kleopatra Plajı” yazman yeterli
Bölge: Damlataş – Teleferik – 100. Yıl Parkı çevresi
Merkezden Yürüyerek Ulaşım
Alanya merkezde konaklıyorsan Kleopatra Plajı'na ulaşmak çocuk oyuncağı. Atatürk Caddesi üzerinde kısa bir yürüyüş yaparak birkaç dakika içinde kendini kumların üzerinde bulabilirsin. Özellikle Damlataş bölgesinde kalan otellerden yürüyerek plaja ulaşmak 5 dakikadan kısa sürer.
Toplu Taşıma ile Ulaşım
Şehir içinde birçok minibüs ve otobüs hattı Kleopatra Plajı güzergahından geçiyor. Durağın adı genellikle “Damlataş Mağarası” veya “Kleopatra Otel” olarak geçer.
Kullanılabilecek hatlar:
1 numaralı Alanya Belediyesi otobüsü
50 ve 101 numaralı otobüsler
Mahalle minibüsleri (turuncu plakalı dolmuşlar)
Otobüsten indikten sonra plaj hemen karşında. Üstelik yol boyunca restoranlar, kafe ve marketler de var. Tatil konforu tam da burada başlıyor.
Özel Araç ile Geliyorsan
Kendi aracınla geliyorsan sahil boyunca park yeri bulman mümkün. Ancak yaz aylarında park yeri sıkıntısı yaşanabilir. Damlataş Otoparkı gibi ücretli otopark seçeneklerini değerlendirebilirsin.
Navigasyona “Kleopatra Plajı” ya da “Damlataş Mağarası” yazmak yeterli olacaktır.
Sadece masmavi denizi ya da altın rengi kumlarıyla değil, adıyla da dikkat çeker bu plaj. Rivayete göre Roma İmparatoru Marcus Antonius, Alanya'yı Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya hediye etmiş. Kraliçe de burada denize girmeye bayılırmış. Kim bilir, belki de ayak bastığın kumlarda onun izleri hâlâ duruyordur…
Plajın Öne Çıkan Özellikleri:
Suyu berrak ve serinletici
Kıyıda kum, açıkta hafif çakıllı yapı
Mavi Bayrak ödüllü temizlik
Ücretsiz halk plajı, şezlong ve şemsiye kiralama imkanı
Duş, soyunma kabini ve WC mevcut
Burası sadece denize girmekle kalacağın bir yer değil. Çevresinde gezilecek, görülecek ve tadına varılacak çok şey var.
Yakındaki Noktalar:
Damlataş Mağarası: Serinlemek ve nefes almak isteyenler için birebir
Alanya Teleferik: Denizden gökyüzüne doğru kısa ama etkileyici bir yolculuk
Alanya Arkeoloji Müzesi: Kumdan tarihe uzanan bir kaçamak
100. Yıl Parkı: Gölgelik alanlar ve yürüyüş yolları
Plaj kafeleri: Sahil kenarında gözleme, dondurma, meyve tabağı keyfi
Sabah saatleri deniz çok daha sakin ve berrak oluyor
Akşamüstü güneş batarken manzara kartpostallık
Özellikle yaz sezonunda erken git, öğle saatleri kalabalık olur
Plaj kumlu ama açıkta hafif dalga olabilir; çocuklar için dikkat
Fotoğraf çekimi için en iyi ışık sabah 09:00 – 10:00 arası
Deniz, tarih, efsane ve huzur… Tüm bunları aynı anda yaşamak istiyorsan, Alanya’daki ilk durağın kesinlikle Kleopatra Plajı olmalı. Kolay ulaşımı, tertemiz denizi ve çevresindeki zenginliklerle burası her gününü ayrı güzellikte geçireceğin bir tatil bölgesi.
Eğer rotan belliyse, şezlongunu seç, gözlüğünü tak ve kendini Akdeniz’in serinliğine bırak.

Akdeniz’in incisi Alanya, tarihi güzellikleri ve masmavi koylarıyla her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Bu eşsiz tatil destinasyonunun en bilinen duraklarından biri de Damlataş Plajı. Hem doğal güzellikleri hem de tarihi yapılarıyla dikkat çeken bu plaj, yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmez rotası arasında yer alıyor. Peki, Damlataş Plajı nerede, neler yapılır ve nasıl gidilir? Gelin birlikte inceleyelim.
Damlataş Plajı, Antalya’nın Alanya ilçesinde, Alanya Kalesi’nin eteklerinde ve dünyaca ünlü Cleopatra Plajı’nın doğu ucunda yer alıyor. Konumu itibariyle şehir merkezine oldukça yakın olan plaj, aynı zamanda ünlü Damlataş Mağarası ile yan yana bulunuyor. Bu özelliğiyle hem deniz tatilini hem de tarihi gezileri bir arada yaşama imkânı sunuyor.
Altın sarısı ince kumu ve berrak denizi ile Damlataş Plajı, yüzmek ve güneşlenmek için mükemmel bir alan. Mavi Bayrak ödüllü olması, denizin temizliğini ve güvenilirliğini kanıtlıyor.
Plajda şezlong ve şemsiye kiralayabilir, duş, soyunma kabini ve WC gibi ihtiyaçlarınızı kolayca karşılayabilirsiniz. Ayrıca yiyecek–içecek hizmeti sunan işletmeler de mevcut.
Damlataş Plajı, Alanya’da tam erişim sunan nadir plajlardan biridir. Tekerlekli sandalye rampaları, özel duş ve şezlong alanları sayesinde herkes rahatlıkla deniz keyfi yaşayabiliyor.
Plajda yalnızca yüzmekle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda dalış, şnorkel, jet ski ve parasailing gibi aktivitelerle adrenalini doruklarda yaşayabiliyorsunuz.
Damlataş Plajı’ndan binebileceğiniz Alanya Teleferiği ile kale bölgesine çıkabilir, Akdeniz’in eşsiz manzarasına kuş bakışı şahit olabilirsiniz.
Plajın hemen önünde yer alan Damlataş Mağarası, serin havası ve doğal oluşumlarıyla mutlaka görülmesi gereken bir doğal güzellik. Özellikle astım hastalarına iyi geldiği düşünülen havasıyla ünlüdür.
Şehir Merkezinden: Plaj, Alanya merkezine yalnızca 1–2 km uzaklıktadır. Dilerseniz yürüyerek, dilerseniz minibüs ve otobüslerle ulaşabilirsiniz.
Toplu Taşıma ile: 1, 4, 50 ve 101 numaralı otobüslerle “Damlataş Mağarası” durağında inerek kolayca ulaşabilirsiniz.
Özel Araçla: Merkeze yakınlığı sayesinde taksiyle de kısa sürede plaja ulaşabilirsiniz. Yakın çevrede otopark imkânı da bulunuyor.
Havalimanından: Antalya Havalimanı ile Alanya arası yaklaşık 120 km’dir. Havaalanı servisleri, taksiler veya araç kiralama seçenekleriyle ulaşım sağlayabilirsiniz.
Damlataş Plajı, Alanya’nın hem doğal hem de tarihi güzelliklerini bir arada sunan nadir noktalarından biridir. Temiz denizi, incecik kumu, erişilebilirliği ve zengin aktiviteleri ile her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor. İster sakin bir deniz tatili arayın, ister adrenalin dolu su sporlarına katılın; Damlataş Plajı her beklentinize cevap verecektir.
Alanya’nın merkezine yakın konumuyla dikkat çeken Bera Alanya Otel, tatilciler için Damlataş Plajı’nı keşfetmeyi çok daha kolay hale getiriyor. Otelde konaklayan misafirler, kısa bir yolculukla hem plajın keyfini çıkarabilir hem de teleferik, mağara ve kale gibi önemli turistik noktaları ziyaret ederek unutulmaz bir gün yaşayabilir.

Alanya’nın saklı güzelliklerinden biri olan Ulaş Plajı (Emirgan Ulaş Plajı), hem doğal yapısı hem de sunduğu olanaklarla yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Sessizliği, temiz denizi ve piknik imkânlarıyla özellikle aileler için keyifli bir gün geçirme fırsatı sunar. Peki, Ulaş Plajı nerede, neler yapılır ve nasıl gidilir? İşte detaylar…
Ulaş Plajı, Alanya merkezine yaklaşık 5 km batıda, Antalya–Alanya karayolu üzerinde yer almaktadır. Küçük bir koyda konumlanan plaj, hem doğal güzelliği hem de ulaşım kolaylığıyla dikkat çekmektedir.
Piknik ve Dinlenme: Plaj, aynı zamanda mesire alanı olarak düzenlenmiştir. Masalar, mangal ocakları, çeşmeler ve oturma alanları sayesinde ailece piknik yapmak mümkündür.
Yüzme ve Güneşlenme: İnce kumlu plajı ve berrak deniziyle yüzmek için oldukça elverişlidir. Sığ yapısıyla çocuklu aileler için güvenlidir.
Şezlong ve Şemsiye: Plajda şezlong ve şemsiye kiralama imkânı bulunur. Ayrıca büfe, duş ve tuvalet gibi tesis olanakları da mevcuttur.
Manzara Keyfi: Özellikle günbatımı saatlerinde eşsiz bir Alanya Kalesi manzarası eşliğinde romantik anlar yaşayabilirsiniz.
Özel Araçla: Alanya merkezden 5 km batıya doğru ilerleyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Plaj, ana yolun kenarında olup merdivenlerle aşağıya inilerek plaja erişim sağlanır.
Toplu Taşıma: Şehir merkezinden hareket eden minibüs ve otobüslerle de ulaşım mümkündür.
Giriş Ücreti: Plaja giriş genellikle ücretsizdir. Ancak piknik masaları veya şezlong/şemsiye kiralama gibi ek hizmetler ücretli olabilir.
Ulaş Plajı, kalabalıktan uzak, huzurlu bir atmosferde hem deniz keyfi hem de doğayla iç içe bir gün geçirmek isteyenler için mükemmel bir alternatiftir. Aileler, çiftler ve doğa severler için hem piknik hem de yüzme imkânı sunan bu plaj, Alanya tatilinizin unutulmaz duraklarından biri olabilir.
Alanya’nın en gözde aile otellerinden biri olan Bera Alanya Otel’de konaklayan misafirler için Ulaş Plajı, oldukça yakın ve ulaşımı kolay bir alternatiftir. Otelden yalnızca kısa bir yolculukla bu doğal koyu keşfedebilir, denizin ve doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Hem konforlu bir otel tatili hem de huzurlu bir plaj deneyimini birleştirmek isteyenler için Ulaş Plajı, Bera Alanya misafirlerine tavsiye edilen özel rotalardan biridir.

Atatürk Evi Müzesi, Alanya'nın Şekerhane Mahallesi, Anzaklar Sokağı adresinde yer alıyor. Atatürk’ün 18 Şubat 1935 tarihli Alanya ziyareti sırasında konakladığı bu yapı, restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür. Geleneksel Alanya evi mimarisini yansıtan üç katlı ahşap kagir yapı, tarihi atmosferiyle öne çıkar.
Tarihi Belgeler ve Hatıralar: Zemin katta, Atatürk'ün giydiği yelek, gömlek, ayakkabı gibi kişisel eşyaları; fotoğrafları; Alanyalılara gönderdiği telgraf ve belgeleri görebilirsiniz.
Etnografik Sunumlar: Üst kat odalarında geleneksel bir Alanya evi atmosferi yaratılmıştır. Bölgeye ait mobilyalar, giysiler, çocuk oyunları ve yemeklere dair etnografik eşyaları inceleyebilirsiniz.
Sinevizyon Gösterimi: Zemin katta, Atatürk belgesellerinin izlendiği sinevizyon odası bulunmaktadır.
Mimari Estetik: Evin korunan tarihi dokusunu, kat planını ve mimari detaylarını gözlemleyerek kültürel bir yolculuk yapabilirsiniz.
Adres ve Ulaşım: Müze merkeze yakın konumdadır. Otobüs veya dolmuş gibi toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşabilirsiniz; çevresinde park imkânı da bulunur.
Ziyaret Saatleri: 2025 yaz dönemi (1 Nisan–31 Ekim) ve kış dönemi (31 Ekim–1 Nisan) boyunca saat 08:30–17:30 arasında açıktır ve Pazartesi günleri kapalıdır.
Giriş Ücreti: Müze ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Alanya’nın merkezinde yer alan ve misafirlerine konforlu tatil imkânı sunan Bera Alanya Otel, Atatürk Evi Müzesi’ni keşfetmek isteyenler için ideal bir konaklama seçeneğidir. Otelden kısa bir yürüyüş ya da kısa bir toplu taşıma yolculuğuyla müzeye ulaşmak oldukça kolaydır. Tarihi ve kültürel bir gün geçirmek isteyen konuklar için bu rota, Alanya tatiline anlam katacak özel bir öneridir.

Alanya'nın kalbinde yer alan Alanya Çarşısı, şehrin en canlı ve renkli noktalarından biridir. Cuma Pazarı ve İskele bölgesinde bir araya gelen esnafların oluşturduğu bu renkli çarşı, geleneksel Türk çarşı kültürünü yaşamak isteyenler için ideal bir mekandır.
Alanya Çarşısı, şehrin merkezinde İskele bölgesinde ve Cuma Pazarı çevresinde konumlanmıştır. Limana ve tarihi Kızıl Kule'ye yakın bu bölge, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır.
Her çeşit kıyafet (yazlık ve kışlık)
Geniş ayakkabı ve deri ürün çeşitleri
Yabancı markaların da bulunduğu butikler
Yazlık ve kışlık bölümleri olan dükkanlar (turistlerin favorisi)
Alanya'ya özgü hediyelik eşyalar
Türkiye'ye özgü el sanatları ve ürünler
Çarşıda her bütçeye uygun seçenekler bulabilirsiniz. Özellikle:
Yazlık kıyafetlerde geniş bir yelpaze
Deri ceket ve aksesuarlarda kaliteli seçenekler
Yerel ve yabancı markaların karışımı butikler
Mevsimlik bölümleri olan mağazalar
Yürüyerek: Alanya merkezdeyseniz 10-15 dakikalık yürüme mesafesinde
Dolmuşla: "Çarşı" veya "İskele" dolmuşları ile ulaşabilirsiniz
Özel araçla: Çarşı çevresinde park yerleri mevcut
Alanya Bera Otel'de konaklıyorsanız, çarşıya ulaşım oldukça kolay:
Otelden çıkıp sahil yoluna doğru yürüyün
İskele bölgesine geldiğinizde çarşı tabelalarını takip edin
Yaklaşık 15 dakikalık mesafededir.
Alanya Çarşısı, hem uygun fiyatlı alışveriş hem de otantik bir kültür deneyimi arayanlar için mükemmel bir seçenektir. Yaz-kış her mevsim farklı ürün çeşitleri sunan bu renkli çarşıda unutulmaz bir alışveriş deneyimi yaşayabilirsiniz.

Cuma Pazarı, Alanya merkezindeki Şekerhane Mahallesi civarında, Sinanoğlu Sokak, Fakılar Sokak ve Halimağa Caddesi arasındaki alanlarda kurulmaktadır. Şehir merkezine oldukça yakın olması sayesinde hem yerliler hem de turistler için kolay erişime sahiptir.
Taze Gıda Alışverişi: Bölgede yetişen taze ve organik meyve ile sebzeler yerel üreticilerden direkt pazara gelir. Fiyatlar uygun ve kalite yüksektir.
Çeşitli Ürünler: Pazar, sadece gıda değil; giyim, ayakkabı, ev tekstili ürünleri gibi pek çok farklı türde ürünü de kapsar.
Kültürel Deneyim: Alışveriş boyunca pazarlık yaparak, yerel yaşam tarzını gözlemleme ve gerçek bir Pazar atmosferini yaşama fırsatı sunar.
Toplu Taşıma Avantajı
En yakın otobüs durağı olan Alanya Market – Bektaş, pazar yerine yalnızca 2 dakikalık yürüme mesafesindedir.
Aşağıdaki otobüs hatları Cuma Pazarı çevresinde durmaktadır:
Alternatif Duraklar
Şehir İçi Otobüs Hattı
Hat No. 1 (Atatürk Caddesi hattı) güzergahında Yat Limanı → Otogar → Kleopatra → Damlataş → Cuma Pazarı → Oba → Kestel → Yangılı rotası bulunmaktadır.
Merkezi Konum, Kolay Ulaşım
Şehir merkezine çok yakın olması ve sayısız toplu taşıma seçeneğiyle ulaşım son derece pratiktir.
Geniş Ürün Yelpazesi
Yiyecek, giyim ve ev ürünleri dahil olmak üzere geniş ürün çeşitliliği sunar.
Yerli Kültürle İç İçe
Pazar kültürünü yerinde tanımak, pazarlık yapmak ve Alanya’nın günlük yaşamına dahil olmak için harika bir duraktır.
Şehir merkezine oldukça yakın konumda yer alan Bera Alanya Otel, Cuma Pazarı’na yolculuğunuzu daha kolay hale getiriyor. Otelden kısa bir yürüyüşle veya hat No. 1, 8 veya 7 gibi toplu taşıma araçlarını kullanarak pazar yerine rahatça ulaşabilirsiniz. Hem keyifli bir tatil deneyimi hem de dinamik bir alışveriş kültürünü bir arada yaşamak isteyen misafirler için bu rota oldukça idealdir.

İncekum Plajı (İncekum Halk Plajı), Alanya’ya yaklaşık 25 km batıda, Avsallar Beldesi sınırlarında yer alıyor. D400 kara yolunun hemen yanında konumlanmış olup, deniz ve orman dokusunun iç içe geçtiği bir mesire alanı olarak öne çıkıyor. İnce yapılı, altın sarısı kumu ve sığ, berrak deniziyle doğayla iç içe huzurlu bir plaj deneyimi sunuyor.
Yüzme ve Güneşlenme: Plajın sığ ve temiz suları; çocuklu aileler ve acemi yüzücüler için oldukça ideal. Altın rengi, incecik kumu da büyük bir rahatlık sunar.
Piknik ve Doğa: Ormanla iç içe bir ortamda kurulmuş İncekum Mesire Alanı, çevresindeki doğal peyzajla hem piknik hem de yürüyüş yapmak için ideal bir tercihtir.
Tesisler & Olanaklar: Plajda şezlong ve şemsiye kiralama imkânı sunuluyor. Ayrıca duş, soyunma kabini, tuvalet ve çay/kahve gibi ihtiyaçlar için kafe/restoran gibi tesisler de mevcut.
Su Sporları & Aktiviteler: Rüzgâr sörfü, kano ve yelken gibi su sporları aktiviteleri plajın çevresinde keyifle yapılabiliyor. Ayrıca voleybol veya yürüyüş tercih edenlere de uygun alanlar bulunuyor.
Manzara ve Atmosfer: Uzak kalabalıklardan kaçıp, huzur ve doğal güzelliğin birleştiği bu alanda günbatımını yaşamak oldukça özel bir deneyim sunar.
Özel Araçla: Alanya şehir merkezinden D400 karayolunu batı yönünde takip ederek, yaklaşık 25–30 dakikada İncekum Plajı’na ulaşabilirsiniz. Otopark alanları da plaj çevresinde bulunuyor.
Toplu Taşıma ile: Alanya merkezinden kalkış yapan minibüs veya dolmuşlarla da ulaşım mümkündür. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrası plaja varılabilir.
Bera Alanya Otel’de konaklayan misafirler için İncekum Plajı, harika bir günlük kaçamak rotasıdır. Yaklaşık 25 km uzaklıktaki bu doğal cennete, otelden kalkan minibüslerle hızlıca ulaşabilir veya özel araçla rahat bir günlük gezi planlayabilirsiniz. Geniş plajı, sakin atmosferi ve doğa ile iç içe ortamı sayesinde, tatilinize hem deniz hem de huzur katan değerli bir tercihtir.

Manavgat, 2283 km²'lik yüzölçümüyle Antalya ilinin en büyük 2. ilçesidir. Manavgat Şelalesi, Türkiye'nin en düzenli akan akarsuyu Manavgat Irmağı kadirindedir. İlçe nüfusu 252.941. İlçe merkezinin 2008 nüfusu 76.605, 2012 nüfusu ise 99.254'tür.

Batı Torosların doğu yamaçlarından doğarak Sorgun bölgesindeki boğazdan Akdeniz’e karışan ve büyük yeraltı sularından beslenen 93 km uzunluğundaki Manavgat Nehri, yaklaşık 5 metre yüksekliğindeki falezlerden dökülen Manavgat Şelalesini oluşturur. Birçok balık ve kuş türüne (alabalık, sazan, kefal, levrek, karabalık, sutavuğu, ördek, kaz, yalıçapkını, değişik türlerde balıkçıllar, martılar vb.) ev sahipliği yapan Manavgat Nehri, söğüt, çınar, kavak, dut, karacaağaç gibi birçok ağaç türü ve zengin bir bitki çeşitliliğine de sahiptir. Ayrıca, tüm bu doğal güzelliklerin içinde macera yaşamaya imkan veren nehrin, belirli etaplarında rafting ve kano gibi çeşitli doğa sporları yapılabilmektedir.

Antik dönemde Pamfilya’nın en önemli liman kenti olan Side, Antalya’nın 80 kilometre doğusunda, Manavgat’ın yedi kilometre güneybatısında bulunan, 350-400 metre genişliğinde bir yarımada üzerinde kurulu.
Side, MÖ yedinci yüzyılda bir yerleşim merkezi olmuş. MÖ altıncı yüzyılda tüm Pamfilya ile Lidya Krallığı'nın egemenliğine girmiş. Bir süre Büyük İskender’in egemenliği altında varlığını sürdüren kent, İskender’in ölümünden sonra Helenistik Dönem krallıkları arasında sürekli el değiştirmiş. Kent, daha sonraki süreçlerde Bergama Krallığı, Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu altında idare edildi.

1231-1232 yıllarında yapılan Alara Han Antalya-Alanya güzergâhında, Okurcalar Beldesi'nde ve Çakallar Köyü sınırları içerisindedir. Alara Çayı kenarına kurulmuş olan han, kuzeydoğu güneybatı yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanına sahiptir. Ana cephe haricinde kuzeybatı ve güneybatı cephelerinde, belirli aralıklarla yerleştirilmiş ve cephe kotuna kadar yükselen üçgen prizmal formlu payandalar bulunur; güneydoğu cephesi, bu yönde yükselen toprak tepenin yamacına yakın olarak inşa edildiği için, bir istinâd duvarı işlevi görmek üzere kaba yonu ve moloz taşlarla örülmüştür. Yapının saçak kotunda yükselen dendanlar, payandalar da dahil olmak üzere, mazgal dişleri halinde bütün çatıyı mütemâdi olarak dolaşır.

Torosların eteklerinden başlayan 60 km’lik yolculuğunu, Alanya’nın güneyindeki Tosmur ve Kestel Mahalleleri sınırlarında Akdeniz’e dökülerek tamamlayan Dim Çayı; oluşturduğu vadi boyunca sergilenen doğal güzellikler, yaz-kış serinliğini koruyan havası ve suyuyla, ilçeye gelen turistlerin uğramadan dönmediği ziyaret noktalarından biridir. Alanya ilçe merkezine yaklaşık 15 km mesafede bulunan Dim Çayı’na ulaşmak için sahil bölgesindeki yol ayrımlarından sonra katedilen ve kuzeye uzanan yol boyunca, çay kenarında konumlanmış çok sayıda restoran, kafe, çay bahçesi vb. tesis bulunmaktadır. Bu tesisler, özellikle Akdeniz’in sıcak yaz günlerinde bölgeye gelen çok sayıda turiste, havuzlarda yetiştirilen alabalık başta olmak üzere, zengin menüye sahip yeme-içme hizmetiyle birlikte, Dim Çayı’nın serin sularında yüzme, balık tutma ve su üzerinde, vadi yamaçlarında inşa edilmiş çardaklarda dinlenme olanağı sunmaktadır.

Alanya’nın sıradışı doğal güzelliklerinden olan Sapadere Kanyonu, oldukça dikkat çekici yapısı ve atmosferi ile ziyaret edilmesi gereken yerler arasında bulunmaktadır. Sapadere Köyü’nde yer alan yapı, ilçe merkezine 45 kilometre uzaklıktadır.
Denizden yaklaşık olarak 15 kilometre mesafede olan kanyonun içerisinde küçük doğal havuzlar bulunmaktadır. İçerisine de girilebilen doğal havuzlar, yapının en dikkat çekici özelliklerindendir. Kanyonun rahat gezilebilmesi için içerisine platformlar inşa edildiği için, kanyonu gezmek tehlikeli değildir.

Alanya-Gazipaşa karayolunun yaklaşık 20'nci kilometresinde Seki Köyü sınırları içerisindedir. Kilikya Bölgesi'nin batı sınırı olarak önemini koruyan kentin antik dönemdeki ismi olan Syedreon adı ilk kez Roma İmparatoru Tiberius (M.S. 14-17) döneminde kentin kendi adına bastığı sikkelerde karşımıza çıkmaktadır. Çevresi surlarla korunan kenti iki büyük cadde enine kesmekte ve bunlara dik inen merdivenli sokaklar kent planını oluşturmaktadır. Syedra antik kentine batıda halen ayakta olan anıtsal kapı aracılığı ile girilir. Su ihtiyacı ise güney batısında doğal kaynaktan beslenen (Sarnıç Mağarası), su depolama havuzları ile yağmur suları ile dolan çok sayıdaki küçük sarnıçlarla karşılanmaktadır. Duvarları Erken Hıristiyanlık Dönemi'nde yapılmış fresklerle süslü olan mağara dinsel amaçlarla kullanılmış olup vaftiz mağarası olarak bilinmektedir.

Alanya Belediyesinin düzenlediği seyir terası park alanı denizden 650 metre yüksekliktedir. Ulaşımı asfalt yolla rahat ve kolaydır. Alanyayı çok geniş açıdan kuşbakışı seyredebileceğiniz güzel bir park, piknik ve dinlenme alanıdır.
Alanyanın içinde Keykubat Bulvarı (Antalya-Mersin Karayolu) üzerinde tabela ile girişi vardır. Yola saptıktan sonra düz karşıya ilerlerseniz eski yoldan (Yayla Yolu) ilk sağdan çift yola dönüp ilerlerseniz yeni yoldan 3 km giderek seyir teraslarına ulaşırsınız.
Seyir terasları bölgesinde oturma alanları, piknik masaları, büfe ve çay bahçeleri vardır. Bu bölgede sabah kahvaltısı çok revaçtadır.

Alanya ilçe merkezinde tarihi yarımada sınırları içerisinde yer alan kale, bölgesin önemli tarihi yapılarındandır. Kale, ilçe merkezinden yaklaşık 5 – 10 dakikalık yürüme mesafesindedir. Çevresini kaplayan, yaklaşık 6 kilometrelik surlar ile oldukça ihtişamlı bir görüntüye sahip olan kale, 1221 senesinde şehri denizden gelebilecek olan tehditlere karşı korumak amacıyla I. Alaaddin Keykubat döneminde kullanılmaya başlanmıştır. Aynı dönem içerisinde çeşitli restorasyon çalışmaları yapılan kale, daha da güçlendirilmiştir. Yapının içerisinde, su ihtiyaçları konusunda sorun yaşanmaması adına bir adet de sarnıç inşa edilmiştir.

Antalya şehir merkezinde konumlanan ve butik oteller, tarihi eserler, müzeler, özel tasarımlı mağazalar, şık kafe ve restoranlara ev sahipliği yapan Kaleiçi, at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrili. Surların Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinin ortak eseri olduğu biliniyor. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev var. Kaleiçi’nin surların dışındaki mimarisi ise, Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyor. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır.
Kaleiçi’ne Hadrian Kapısı’ndan giriş yapmak mümkün. Bu kapı, Antalya'daki tarihi yapıların en iyi korunmuşlarından birisi. Bir Roma eseri olan yapı, MS 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian adına yapılmış.

Perge, Antalya şehir merkezinin 18 km doğusunda yer alıyor. Aksu (Kestros) Nehri, antik zamanlarda kentin coğrafi konumunu oldukça değerli kılan bir unsurdu. Aynı zamanda şehirde yapılan tarımın hayat suyuydu.
Antik kentte yapılan kazılar sonucunda elde edilen önemli eserlerin bir kısmı Antalya Müzesi’nde sergileniyor.
Perge’yi keşfetmeye, Büyük İskender’in inşa ettirdiği anıtsal sur duvarları boyunca yürüyerek başlamak iyi bir seçenek.
Su kanalı, sütunlu cadde, gözetleme kulesi, Roma hamamı, agoralar, çift kapılı dükkanlar, 12 bin kişilik anıtsal tiyatro, zemini kaplayan mozaikler ve at nalı şeklindeki stadyumu görmeden Perge Antik Şehri’nden ayrılmamalısınız.

Antalya’nın 30 km kuzeybatısında konumlanan Termessos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri. Kent hem doğal güzellikleri hem de tarihi eserlerinden dolayı Milli Park kapsamına alındı.
Büyük İskender kuşatmasına karşı Termessosluların gösterdiği güçlü savunmayla anılan şehir, Pisidya bölgesinde Milyas olarak anılan bölümde yer alıyor. Kenti Anadolu’nun en eski halklarından Solym’lerin kurduğu biliniyor. Bizans dönemi ve sonrasına dair ise kaynaklarda kente dair herhangi bir bilgi bulmak mümkün değil.

Kemer’in 18, Antalya’nın ise yaklaşık 58 kilometre güneybatısında yer alan Phaselis Antik Kenti'nin, MÖ yedinci yüzyılda Rodoslu kolonistlerce kurulduğu biliniyor. Kentin coğrafi konumu, onun önemli bir liman kenti olduğunu gösterir. Kent, biri yarımadanın kuzeyinde, diğeri kuzeydoğuda, üçüncüsü ise güneybatı kıyısında yer alan üç limana sahiptir.
MÖ 333 yılında Büyük İskender’i altın taçla karşılamaları, şehir tarihinin en önemli satır başlarından biridir.
Beş ve altıncı yüzyıllarda Bizans egemenliğindeki Phaselis, 12. yüzyıldaki Selçuklu kuşatmasında aldığı hasarların etkisiyle 13. yüzyıl başlarından itibaren tamamen terk edilir. Günümüze çoğunlukla Roma ve Bizans dönemi kalıntıları ulaşmış. Bunlar şehrin ana aksını oluşturan ve kuzey-güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur. Meydanın güneydoğu köşesinde basamaklar tiyatro ve akropolise ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir Helenistik Dönem tiyatrosudur.

Antalya’nın güney sahillerinde Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti Olympos’tur. Antalya şehir merkezinin 85, Kemer ilçe merkezinin 45 kilometre güneybatısında konumlanır. Şehir, adını 16 kilometre kuzeyindeki, Toroslar'ın batı uzantılarından biri olan 2,375 metre yüksekliğe sahip Tahtalı Dağı’ndan alır. Beydağları-Olympos Milli Parkı sınırları içindedir. Şehrin kesin kuruluş tarihi bilinmez.
Şehrin görülebilir önemli bir yapısı, ırmak ağzının 150 metre batısında yer alan tapınak kapısıdır. Kalıntılar arasında en ilginci ise Antalya Müzesi'nce yürütülen kazılarla gün ışığına çıkarılmış olan Kaptan Eudomus’un Lahdi'dir.
Olympos’un doğusunda, sahilden 300 metre ileride Caretta Caretta’ların yumurta bıraktığı muhteşem kumsalı ve pek çok bitkinin yaşadığı sahil kumulları ile ünlü Çıralı yerleşimi yer alır.

Antalya şehir merkezinin 200 km güneybatısında, Kaş’ın ise 45 kilometre güneydoğusunda yer alan Myra Antik Kenti, bugünkü Demre ilçesi sınırları içinde, kendisiyle aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuş.
Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ile ünlüdür.
Myra, yedinci yüzyıldan itibaren gerek deprem, su baskını ve Demre Çayı'nın getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınları sebebiyle önemini yitirip 12. yüzyılda bir köy halini almış. Günümüz kalıntılarını, akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro ile her iki yanında yer alan kaya mezarları oluşturur. Yapılan araştırmalara göre bugün oldukça sağlam durumda olan Roma Dönemi surlarının dışında, Helenistik sur kalıntılarına akropol tepesi ve çevresinde rastlamak mümkün.
MS beşinci yüzyılda Likya eyaletinin başkenti olan Myra’nın, St. Paul ve arkadaşlarının uğradıkları şehir olması, kenti Hıristiyan dünyasında da özel bir yere sahiptir.

MS üçüncü yüzyılın ikinci yarısında Patara’da doğup Myra’da piskoposluk yapmış olan Aziz Nikolaos’ın saygın dini kişiliği, öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamıştı. Aziz Nikolaos, başta eski Rusya Çarlığı olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinin en popüler azizi oldu.
Avrupa’nın kuzey ülkelerinde çocukların koruyucusu ve sevindiricisi Noel Baba geleneği, Aziz Nikolaos inancıyla bütünleştirilerek yarı dini ve çok popüler efsanevi bir tipin yaratılmasına yol açtı.
Aziz Nikolaos Kilisesi, Bizans sanat tarihinin önemli bir anıtı, mimari üslubu ve süslemesiyle Orta Bizans Dönemi’nin en seçkin örneği oldu. MS beşinci yüzyılda Myra’nın (Demre), Likya eyaletinin başkenti, Myra Başpiskoposu’nun ise Anadolu’nun ikinci büyük din otoritesi olması, Aziz Nikolaos’un ölümünden sonraki yıllarda şehrin saygınlığının artmasında büyük rol oynadı.

Kaş ile Demre ilçeleri arasında yer alan, Antalya’nın 195 km güneybatısında kalan, günümüzde Kaleköy olarak anılan antik Simena, küçük bir Likya kıyı kentiydi. MÖ dördüncü yüzyıldan günümüze kadar iskan görmüş stratejik bir noktaydı. Bu özelliğini en canlı yansıtan kalıntı günümüze dek sağlam kalmış kaledir. Bu kaleden, Kekova ve çevresinin en mükemmel manzaralarını izlemek mümkün.
Yöreye adını veren Kekova, hem Simena’nın tam karşısında kıyıya en yakın yeri 500 metre olan 7,4 kilometre uzunluğundaki adanın hem de Simena, Teimiussa (Üçağız), Aperlai (Sıcak) İskelesi, Akvaryum Koyu, Gökkaya Koyu'nu da içine alan bölgenin genel adıdır.
Kekova Adası’nın Simena’ya bakan kuzey kıyıları, denizin 4-5 metre derinliklerine kadar uzanan yarısı suyun içinde yarısı dışında taş merdivenler, ev kalıntıları, iskele kalıntıları gibi antik çağlardaki depremlerde kısmen suya gömülen uygarlığın izleriyle dolu. Simena, Kekova Adası’nın karşısında bulunan yarımada üzerinde konumlanıyor. Kaleköy ile Üçağız arasında, özellikle lahitler için taşocağı olarak kullanılmış küçük adacıklar arasından kıyıya doğru su altında kalmış yol ve rıhtım kalıntıları izlenebilir.

Antalya şehir merkezinin 108 km güneybatısında, Finike ilçesi sınırlarında yer alan Limyra Antik Kenti, Toçak Dağı’nın güney eteklerinde, genellikle erken dönem yapıların yer aldığı akropol ile onun hemen güneyinde, şimdi karayolu ile ayrılan düzlükte Roma ve Bizans Çağı surları içinde kalan alanı kapsar.
Antik kentin en kuzeyinde yer alan akropol, kuzeyde bir iç kale ile aşağı kaleden oluşur. Aşağı kalede, sur, sarnıçlar, Bizans Kilisesi ve Perikle Heroon’u yer alır. Akropolün düzlüğe ulaştığı yerde, orijinali Helenistik döneme ait olan, 141 yılında büyük bir onarım geçiren tiyatro binası yer alır.
Limyra, Likya’nın en çok kaya mezarına sahip kentlerinden biri. Antik kentte 400’ü aşkın kaya mezarı yer alıyor ve çoğu mezar, Likya dilinde yazılmış kitabeleriyle ismen biliniyor.

Finike ilçe merkezinin 30 kilometre kuzeyinde, Antalya şehir merkezinin ise 140 kilometre güneybatısında yer alan Arykanda Antik Kenti’nin ismi Likya dilinde Ary-ka-wanda, “yüksek kayalığın yanındaki yer” anlamına gelir. Kentin adının filolojik açıdan yerli Anadolu dilini yansıtması, Arykanda’nın bölgenin en eski şehirlerinden biri olduğunu gösterir. MÖ 2,000’e tarihlenen taş balta dışındaki buluntulara dayanarak, şehir tarihini MÖ beşinci yüzyıldan önceye götürmek güçtür.
MÖ ikinci yüzyılda, Arykanda’nın Likya Birliği’ne dâhil bir şehir olarak sikke bastığı görülüyor. Kent, MS 43’te İmparator Klaudius’un Likya Birliği’ne son verdiği tarihte Likya Bölgesi, Pamphylia ile bir eyalet haline sokulmuş ve Roma’ya bağlanmış. MS 240 yılında büyük depremden sonra kısmen onarılan şehir, Bizans egemenliği sırasında Akalanda veya Orykanda adıyla anılır.

Tarihi MÖ 3000’lere kadar uzanan Xanthos’un, Antik Çağ’da Likya’nın en büyük idari merkezi ve başkenti olduğu bilinir. Xanthos ile birlikte 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne dahil olan Letoon ise bu dönemin en önemli dini merkezlerinden biri.
Troya Savaşı’nda Prens Hektor’a yazdığı şiir ile cesaret veren Sarpedon’un yaşadığı Xanthos, Eşen Çayı’nın ayırdığı Muğla-Antalya il sınırının doğusunda, Antalya sınırları içinde, Kınık beldesinin yakınında yer alır. Letoon ise Xanthos’un hemen dört-beş km batısında, Muğla’nın Seydikemer ilçesi sınırlarında konumlanır.
Xanthos ve Letoon, içerdikleri arkeolojik değerler açısından dünya mirasının önemli öğeleri arasında yer alır. Birbirine çok yakın konumlanan bu yerleşimlerde, Likya dilindeki en uzun ve önemli metinlerin görülebileceği taş yazıtlar yer alır.
Xanthos, 2200 kişi kapasiteli Xanthos Tiyatrosu’na sahiptir. Hellenistik Dönem’de yapılarak Roma Dönemi’nde yenilenen bu antik tiyatrosunun kuzeyindeki dört yanı portikolarla çevrilmiş kare meydan, Roma Agorası’dır.

Kaş’ın yaklaşık 40 km batısında, Antalya şehir merkezinin yaklaşık 200 km batısında, Xanthos Vadisi’nin güneybatı ucunda konumlanan Patara Antik Kenti, Likya'nın en önemli ve en eski şehirlerinden biri. 1988 yılından beri kazıları sürdürülen Patara Antik Kenti, arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanında Akdeniz kaplumbağaları Caretta-Caretta’ların milyonlarca yıldır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden biri olması ile de büyük öneme sahip.
Şehrin adı, MÖ 13'üncü yüzyıla ait Hitit metinlerinde dahi geçer. Tepecik Akropolü'nde ele geçen seramik parçaları, Orta Tunç Çağı özelikleri içerirken, yine Tepecik'in doğu yamacı eteklerinde ortaya çıkarılan, Demir Çağı öncesine ait taş balta Patara'nın tarihinin ne kadar eskilere gittiğini gösterir.
Bizans Dönemi'nde de önemini devam ettiren kent, Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. Noel Baba olarak anılan Saint Nicholaos, Pataralıdır. Orta Çağ boyunca önemini sürdüren Patara, Türklerin gelmesiyle de önemli bir merkez olarak günümüze ulaşır.

Bir Pamphylia şehri olan Sillyon, yamaçları neredeyse tamamen dik, üzeri ise düzlük bir tepede kurulu. Serik ilçe merkezine 16, Antalya şehir merkezine 30 kilometre uzakta yer alır.Diğer tüm Pamphylia şehirleri gibi, Sillyon'un da genel olarak Truva Savaşı'ndan sonra Mopsos ve Calchas isimli kahramanlar tarafından kurulduğu kabul edilir.Antalya il sınırları içinde Helenistik şehir kalıntılarının en yoğun olduğu Sillyon Antik Kenti, aynı zamanda Helenistik savunmanın en iyi temsil edildiği kent olma özelliğini de korur.Sillyon'u ziyaret etmek istiyorsanız sıkı bir tırmanışa hazırlıklı olmalısınız. Ancak tırmanışın sonunda göreceğiniz manzaralar, tüm bu zahmete değecek.

Antalya şehir merkezinin yaklaşık 45 km doğusunda yer alan Aspendos, sadece Anadolu’nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi korunagelmiş Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ünlü. Şehir, bölgenin en büyük nehirlerinden Köprüçay (antik Eurymedon) yakınlarındaki tepe düzlüğünde kurulmuş. Akdeniz ile ulaşımını ve gelişmesini yakınındaki nehre ve dolayısıyla çevresindeki bereketli topraklara borçlu olan Aspendos’ta bugün çoğunlukla tiyatro ve su yolları ziyaret edilir. Şehre ait diğer yapıların kalıntıları ise tiyatronun yaslandığı tepenin düzlüğünde yer alır.
Şehrin en parlak dönemi şüphesiz, ünlü tiyatro ve su yollarının inşa edildiği Roma İmparatorluk Dönemi’dir.

Antalya şehir merkezinin 110 km doğusunda, Alanya’nın ise yaklaşık 40 km kuzeybatısında bulunan kale; Alara Çayı’nın kenarında sivri bir tepe üzerinde yer alır. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1232’de yeniden imar ettirilerek, içerisinde bulunan Bizans kalıntıları da korunarak, bugünkü görünümüne kavuşturulur. Kale, döneminde bulunan ana ticaret yolunu ve Alara Hanı’nı korumak için yapılmıştır. Ticari gemilerin o dönemde kale önüne kadar geldiği düşünülür. Kalede kuleler ile takviye edilmiş iç ve dış surlar bulunur. Alara Çayı’nın kenarından, kayaya oyulmuş merdivenli dehliz ile ikinci sura kadar ulaşılır.

Antalya Müzesi, 1922 yılında, öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgeye gelen işgal güçlerinin yağmasından kurtarılan eserlerin korunması amacıyla kuruldu. İlk olarak Kaleiçi’nde bulunan Alaaddin Cami’de, daha donra Yivli Cami’de yer alan müze, 1972 yılında bugünkü binasına taşındı. Antalya Müzesi bugün 30 bin metrekarelik bir alanda 14 sergi salonu ile heykel ve değişik eserlerin sergilendiği açık hava galerileri ve bahçeden oluşuyor. İnsanlık tarihine kesintisiz tanıklık etmiş Anadolu topraklarının en zengin geçmişe sahip köşelerinden biri olan Antalya Bölgesi’nin sınırları içerisinde yer alan üç antik kültür bölgesi Likya, Pamfilya ve Pisidya’nın önemli bir bölümü, Antalya Müzesi’nin sorumluluk alanını oluşturur. Arkeolojik zenginlikleriyle eşsiz bir açık hava müzesi ve uluslararası bir kazı merkezi durumundaki Antalya’da her yıl pek çok ülkeden bilim adamları bilimsel kazılar yapıyor. Bölgede çok sayıda kurtarma kazısı ve ören yeri çevre düzenleme çalışmaları, Antalya Müzesi tarafından yürütülüyor.

Ormana; Helenistik dönemden günümüze değin yerleşime tanıklık eden, Roma dönemine ait Antik Erymna Kenti’nin yakınlarında, Selçuklular’ın Konya-Antalya kervan yolu üzerinde İbradı’nın bir köyüdür. 18 ve 19.yüzyıllarda bir ilim ve zenginlik merkezi olarak öne çıkan Torosların eteklerindeki gizli cennet Ormana, bugün geçmişin hem doğal hem de kültürel zenginliğini ziyaretçilerine sunar.
Tarih ve kültürün doğa ile harmanlandığı Ormana, Türkiye’nin el değmemiş eşsiz köşelerinden biridir. Yüzlerce yıldır tarihe meydan okuyan, herhangi bir harç malzemesi kullanılmadan yalnızca taş ve ağaç ile yapılmış olan “Düğmeli Evler” bugün Somut Olmayan Kültür Miras olarak koruma altındadır.

Karain Mağarası, Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında, Yağca Köyü sınırları içinde yer alıyor. Türkiye'nin en büyük doğal mağaraları arasında olan Karain Mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 metre, denizden ise 430-450 metre yükseklikte. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, Alt Yontmataş'tan başlayarak, Orta ve Üst Yontmataş evreleri, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi Prehistorik Çağlar’da ve Klasik Çağ’da insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiş. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 metreyi bulan kalın bir kültür dolgusu içeriyor. Mağaranın klasik dönemlerdeki kullanımı daha çok adak mağara (tapınak) niteliğinde, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler var. Karain Mağarası’nda yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesi'nde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi'nde sergileniyor.

Altınbeşik Mağarası, İbradı ilçesine bağlı Ürünlü Köyü'nün doğusunda, derin ve sarp Manavgat Vadisi'nin batı yamacında yer alıyor. Toplam uzunluğu tam 2,500 metre olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 metre. Mağara, yatay ve kısmen aktif. Mağaranın alt ve orta seviyesinin zaman zaman aktif olması nedeniyle kurak mevsimlerde de büyük ölçüde göletler oluşuyor. Üst seviye devamlı kuru kalıyor.
Mağara havası çok rutubetli ve sıcaklığı 16-18 derece civarında. Çevrenin karstik topografyası ve çam ormanları, eşsiz bir manzara yaratıyor. Mağara içinden çıkan su, Beyşehir Gölü ile bağlantılı. Su içinde kaldığı için mağarada gezinti, sandal ve kayıklarla yapılıyor.

Antalya’nın 28 km güneybatısında, Kemer’in ise yaklaşık 20 km kuzeyinde yer alan Beldibi Mağarası, aynı zamanda bir kata altı sığınağı. Deniz sahilinden 25 metre yükseklikteki mağara, Antalya’nın ikinci önemli Prehistorik merkezi. Mağara, ziyaretçillere sürekli açık bir arkeolojik SİT alanı.
Deniz sahilinden 25 m yükseklikteki mağaranın içi, günümüzde doğal tahribat sebebiyle büyük ölçüde zarar gördüğünden dolgu tabakaları yağmur suları ve rüzgarlarla sürüklenerek akıp gitmiş.
Beldibi Mağarası'nda yapılan kazılarda, Mezolotik kültürleri içeren toplam altı tabaka tespit edildi ve Üst Paleolitik ile Mezolotik dönemlere ait çakmaktaşı aletler bulundu. Kaya altı sığınağını duvarlarında ise şematize edilmiş insan, dağ keçisi ve geyik resimleri yer alıyor.

Tahtalı Dağı, Antalya şehir merkezinin batısındaki Kemer ilçesinde, Beydağları Milli Parkı içinde yer alıyor. Dağ, Kemer sahil şeridine oldukça yakın olmasına rağmen, dağın zirvesi tam 2,365 metre yükseklikte.
Dağın yaklaşık 600. metresine kadar araçlar ile ulaşılıyor. O noktadan sonra ise zirveye sizi Olimpos Teleferik taşıyor. Bir yanda dağın heybetini hissederken, bir yandan da Akdeniz’in mavisini izliyor ve yaklaşık 10 dakika içinde kendinizi 2,365 yükseklikte buluyorsunuz. Bir başka deyişle Akdeniz’in sıcağından çıkıyor ve yaz aylarında dahi oldukça serin bir havayla tanışıyorsunuz.
Ayrıca gün doğumu ve gün batımını Tahtalı Dağı zirvesinden izleyebileceğiniz hazır programlar var.

Köprülü Kanyon Milli Parkı, Antalya şehir merkezinin 85 km kuzeydoğusunda, Manavgat ilçesinin 63 km kuzeybatısında, Köprüçay (Köprü) Nehri etrafında yer alıyor. Bu doğal alan, 1973 yılında Milli Park olarak ayrılmış ve ilan edilmiş. Milli Park’ın kaynak değerini oluşturan Köprüçay’ın meydana getirdiği yarma vadi, 14 km uzunluğu ve 100 metreyi aşan duvar yüksekliğiyle Türkiye'nin en uzun kanyonlarından biri.
Toros Dağları'ndan doğan ve doğa harikası kanyonlardan geçen Köprüçay, Serik'in güneyinden Akdeniz'e dökülür. İki tarafı dik, çıkılması hemen hemen imkansız olan kanyonlardaki yeraltı suları ile beslenen Köprüçay, Türkiye'nin en güzel doğal rekreasyon alanlarından birisini yaratır. Bunun yanı sıra, nehrin batısındaki dağlık arazide bulunan Selge Antik Kenti, nehrin kenarındaki kaleler, su kemerleri, Roma Devri’ne ait köprüler ve tarihi yollar gibi pek çok arkeolojik kaynaklar, Köprülü Kanyon’un önemini arttırır.

Antalya şehir merkezinin 36 km güneybatısında, Kemer’in hemen kuzeyinde yer alan Göynük Kanyonu; muhteşem doğası, ağaçları, doğal şelaleleri ve havuzlarıyla adeta bir yeryüzü cenneti. Kanyon aynı zamanda dünyaca ünlü Likya Yolu’nun üzerinde konumlanır.
Kanyona ulaşmak için gişelerden geçip biraz yürüdükten sonra yapay gölete varırsınız. Gölet, yemyeşil suları ile etkileyici bir manzara sunar. Gölet etrafında dinlenme ve yeme içme göreceksiniz. Yine orada zipline deneyimi yaşayabilirsiniz. Zipline parkurunda yerden 40 metre yükseklikte, saatte 65 km hıza kadar ulaşılıyor!
Göletten sonra dere kenarından ve eşsiz bir doğanın içinde yaklaşık iki kilometrelik bir yürüyüş sonrası doğal havuza varacaksınız. Kanyon içinde rafting yapmak da mümkün. Yapay gölet ile yukarıdaki doğal havuzda yaz aylarında yüzebilirsiniz.

Kekova; Uçağız (Teimiusa) ve Kale (Simena) köylerinin karşısında uzanan, 7,4 km uzunluğa ve yaklaşık 500 metre genişliğe sahip, ince uzun bir ada. En yüksek tepesi 188 metre olan adayı turkuaz bir deniz çevreliyor.
Kekova son yıllarda popülerliği git gide artan bir ada. Çayağzı'ndan (Andriake) yapılan tekne turları "Kekova Turu" olarak anılmaya başladı, daha da önemlisi ada ve çevresindeki arkeolojik doğal koruma alanları Kekova Sit Alanı olarak adlandırıldı.
Sadece Antalya'nın değil, tüm Akdeniz dünyasının en temiz denizlerinden birine sahip olan Kekova ve çevresi, bu temizliğini koruma altına alınmış olmasına borçlu. Ada, hiçbir zaman karşısındaki iki küçük liman gibi kent özellikleri taşımamış, daha çok iki kenti perde gibi Akdeniz'e karşı koruyan; denizcilerin sığınak yeri, gemi inşa ve onarım üssü olarak kullanılmış.

Kaş, adına şarkılar yazılan, eğlenmek kadar dinlenmek için de tercih edilen, dar sokakları ve güler yüzlü insanlarıyla sizi içine çeken, sevmeyenine pek rastlanmayan, şirin kelimesiyle nitelenmeyi sonuna kadar hak eden, Antalya’nın batısında yer alan küçük bir ilçe.
Kaş, size onlarca aktivite vadeder. Bunların en popüleri ise, Kaş’ın küçük limanından kalkan teknelere atlayıp, turkuaz renkli sakin koyları ziyaret etmek olabilir. Üstelik bu sakin koylar, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en popüler dalış noktalarına sahip. Kanyon, Dimitri (Pamuk) Batığı, Besmi Adası, Büyük Mağara, Uçanbalık Bankosu ve Limanağzı, Kaş’ın en bilinen ve vaatkâr dalış noktaları.

Türkiye’nin en bilinen plajlarından birisi olan Konyaaltı Plajı, Antalya şehir merkezinin yalnızca sekiz kilometre batısında, yani şehrin içinde yer alıyor. Mavi Bayrak sahibi ve 7,5 km uzunluğundaki plaj, Antalya’nın en önemli doğal sembollerinden birisi.

Birinci Derece Doğal Sit Alanı olan Kaputaş Plajı, Kaş-Kalkan Karayolu üstünde yer alıyor. Kaputaş bir kanyonun denize ulaşan ağzında yer alan bir cep plajı. Beyaz kumlardan oluşan kumsalı ve açıkta lacivert, yaklaştıkça mavi, kıyıda ise turkuaz renkli denizi adeta büyüleyici. Plaja, karayolundan itibaren yaklaşık 200 basamaklı merdivenlerden iniliyor. Bu doğa harikası plaj Kaş'a 20, Kalkan'a 10 km uzaklıkta. Kaputaş Plajı, 2015 yılında Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararıyla mesire yeri olarak tescil edildi.

Kemer ilçesindeki Çıralı Plajı; mükemmel bir kumsal ile tarihi derinliği birleştirir. Plajın güney ucunda Olympos Antik Kenti, kuzey batısında ise Yanartaş (Chimera) yer alır.
Çıralı sahili 3,2 km uzunluğunda, 10 ila 50 metre arasında genişliğe sahip. Kumsal, denizden itibaren yumuşak bir eğimle yükselir, her iki ucunda kayalıklarla sınırlanır. Genel olarak ince taneli kumlara sahip. Plajın güney ucunda, Olymps Antik Kenti’nin içinden geçen derenin tatlı ve soğuk suları, tuzlu ve ılık denizle birleşir.
Çıralı sahili aynı zamanda nesli dünya çapında tehlikede olan Caretta Caretta’ların üreme alanlarından birisi. Eğer doğru mevsimde giderseniz, kumsaldan denize koşan küçük Caretta Caretta’ları görebilirsiniz!

Adrasan Plajı, Antalya’nın batısındaki Kumluca ilçesinin bir köyü olan Adrasan’da yer alıyor. Antalya şehir merkezine 95, Kemer ilçesine 55 km uzaklıkta. Bu tabiat harikası koy yaklaşık iki km kumsala ve pırıl pırıl bir denize sahip. Koyu çevreleyen dağlar ormanlarla kaplı. Adrasan, aynı zamanda dünyaca ünlü Likya Yolu üzerinde yer alan önemli ve güzel duraklarından birisi.

Antalya şehir merkezinin batısında, Kemer’in ise kuzeybatısında, Korkuteli ilçesi sınırlarında yer alan Bakırlı Dağı, kuzey yamacında bir kayak merkezine sahip. Bakırlı Dağı yamaçlarına kurulan Saklıkent Kayak Merkezi, Antalya şehir merkezine yalnızca 35 kilometre mesafede konumlanıyor ve ziyaretçilerine aynı günde iki mevsimi yaşama fırsatı sunuyor. Aralık ayından nisan ayında dek Bakırlıdağ yamaçlarında kaymak mümkün. Ve doğası ile iklimi sayesinde Antalya, aynı zaman diliminde, mavi ve turkuaz denizlerde yüzme imkanı da yaratıyor!
Saklıkent Kayak Merkez, 500 dağ evi ve kayak tesislerinden oluşan bir kompleks. Alanda ortalama kar kalınlığı, kış aylarında 100 ila 120 cm arasında değişiyor.

Finike - Ördübek Yaylası
Finike - Ördübek Yaylası’na Finike-Elmalı üzerinden ulaşmak mümkün. Yaz aylarında Finike'den minibüslerle de yaylaya gidilebilir.
Asırlık sedir ağaçları ile ardıç ağaçlarının çevrelediği, çok geniş alanlara yayılmış olan yaylanın tabanı dağ çayırları ve kır çiçekleri ile kaplı. Çok az sayıda yayla evinin olması ve hiçbir altyapının bulunmaması, bu harikulade yaylayı bakir kılar. Arif Köyü’nde bulunan Arycanda Antik Kenti, yaylaya yakın ve görülmesi gereken yerlerden.

Serik - Ovacık Yaylası, Serik ilçe merkezinden 36 km uzakta yer alıyor. Yaylaya giden, narenciye bahçeleri içerisinden geçen, rakım yükseldikçe maki ve çam ağaçlarının çevrelediği yolun manzarası etkileyici. Yayla girişinden Serik ve Akdeniz'in görüntüsü adeta bir tablo gibi.
Ormanlarla kaplı dik yamaçlı tepelerin çevrelediği çanak şeklinde bulunan Ovacık yaylasında altyapı bulunmuyor. Tamamen bakir olan yayladan geçen dere kıyısı, kamp yapmak için oldukça elverişli. Yaylada bulunan kale kalıntıları, yaylanın görülmesi gereken yerlerinden.

Saklıkent Yaylası, Antalya'dan 50 km uzaklıkta yer alıyor. Yaylaya, güzel manzaralı yollarla ulaşılıyor.
Antalya'nın kuzeybatısında, Beydağları’nın ortalarında, 1,850 metre rakımda bulunan Saklıkent Yaylası’nda kayak tesisleri var. Antalya halkının yoğun olarak rağbet ettiği yaylanın çevresinde bulunan Karçukuru, Fesikan Yaylası, Yazır Yaylası, Moryer, Eren Dağı, Fesleğen Yaylası, Yazır Sırtları ve Bereket Dağı; keşfetmek ve kamp kamp yapmak için ideal mekanlar.

Üçoluk Yaylası’na, Kemer'den çam ağaçları arasından geçen 37 kilometrelik stabilize yollardan ulaşmak mümkün.
Antalya'nın güneybatısında, yaklaşık 1,500 metre rakımda bulunan yayla, zengin flora ve faunaya sahip. Altyapı hizmetleri olmayan yayladaki basit yayla evleri; sedir, çam, çınar ağaçları ile bütünleşmiş gibi. Antalya ve Kemer halkının ziyaret ettiği yaylaya, kamp ve trekking programları da düzenleniyor.

Yaylaya Antalya-Akseki-Beyşehir Karayolu üzerinden, stabilize yollarla ulaşılıyor.
Geniş tabanlı bir vadide konumlanmış ve el değmemiş Piser Yaylası; köknar, çam ağaçları, kır çiçekleri ve dağ çayırları ile kaplı. Yaylada herhangi bir altyapı hizmeti yok. Alanda kamp yapabilir, sessiz ve sakin doğa ile baş başa vakit geçirebilirsiniz. Yakınlardaki Akşahap Köyü’ne giderek köy yaşamını görebilir, Manavgat Çayı’nda olta ile balık avlayabilir, eşine ender rastlanan mağaralardan olan ve yaylaya 10 km uzaklıktaki Altınbeşik Mağarası’nı keşfedebilirsiniz.

Alanya'nın ziyaret edilmesi gereken doğal güzellikleri arasında yer alan Dim Mağarası, ilçe merkezine yaklaşık olarak 13 kilometre uzaklıktadır. Kestel Mevkii bölgesinde yer alan mağaraya, Ahmet Tokuş Bulvarı’nı Dim Çayı’na kadar takip ederek özel araç ile ulaşım yapılmaktadır.
Denizden yüksekliği yaklaşık 232 metre olan mağaranın içerisinde 4 adet galeri bulunmaktadır. Oluşumu ve görünümü oldukça ilginç olan mağara, bölgenin en önemli tabiat harikalarındandır. Toplam uzunluğu 360 metreyi bulan yapının genişliği 13 metre olurken, tavanlarında sarkıt ve dikitler görülebilmektedir.
